24 Aralık 2007 Pazartesi

Edebiyat - Dilin İşlevleri ve İletişim

DİLİN İŞLEVLERİ VE İLETİŞİM

İnsanların en önemli ve üstün özelliği düşünebilmesi ve muhakeme yeteneğidir. Konuşma yeteneği ve dil, insanları diğer canlılardan üstün kılan en önemli özelliği, en önemli varlığıdır. Bu bağlamda dil ve düşünce, yıllardır üzerinde tartışılan bir konu olmuştur. Bazı dilbilimcilere göre dil, düşüncenin evidir. Yani düşüncenin dış dünya ile iletişimi dil sayesinde olur. Diğer bir görüş ise kavramlar olmadan düşünce üretilememektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere dil ve düşünce birbiriyle yakından ilişkilidir.

Dil, düşünmenin aracıdır. Düşünme işi, doğrudan dile bağlı olan bir etkinlik olduüundan düşünme olmasaydı, dil de olmazdı diyebiliriz. İnsanlar kendilerini ifade etmek için çeşitli yollara başvurular. Kendilerini ifade etmek için en çok dildeki işaretleri, sözcükleri kullanırlar. Bazen dil, daha anlatılmak isteneni bir sürecin bir parçasını söylerek anlaşılmasını da sağlayabilir. Örneğin “Havada bulutlar çok arttı.” Cümlesiyle yağmurun yağabileceği anlamı anlatılabilir. Örnekten de görebildiğimiz gibi, dil algılama sürecimizi de doğrudan etkiler fakat tamamıyle etkisi alatına hiçbir zaman alamaz. Bu yüzden dil, düşünce ile devamlı etkileşim halindedir.

Dilin işlevleri dendiğinde ise, dilin iş görme yetisi, görevi olarak algılanmaktadır. Dilin tanımı çok farklı şekillerde yapılabilmektedir. Yapılan tanımlamaların hemen hemen hepsi farklı şekillerde dile getirilseler de ortak bir noktaları vardır. Bu ortak nokta ise dilin ancak ve ancak uygun olarak kullanıldığı zaman anlamlı hale geldiğidir. Kısaca dil, manasını kullanıldığı anlamdan alan, anlamı olmadığında sözcük dizesinden öteye gidememektedir.

Dilsel iletişimde, mesajı üreten bir gönderici, bir mesaj, mesajın anlamı yani göndergesi, bir de mesajı alacak olan alıcı vardır. Göndericinin mesajının alıcı tarafından düzgün anlaşılabilmesi için alıcı ile gönderici arasında ortak bir koda ihtiyaç vardır. Bu ortak kod dil olarak karşımıza çıkmaktadır. “Mesaj gönderici ile alıcının sahip olduğu ortak bir dil aracılığıyla iletilir. Gönderge, mesajın göndermede bulunduğu durum ya da sözü edilen şeydir. (Örneğin bir göndericinin bir başkasına yazılı kod aracılığıyla Türkiye'deki işsizlik (gönderge) konusunda bir bilgi iletmesi) ilişki (kanal) bildirişim kurmaya ve bu bildirişimi sürdürmeye yarayan gönderici ile alıcı arasındaki ruhsal ve fiziksel bağdır. Türkiye'deki işsizlik konusunun bir kâğıda yazılmış olması fiziksel bir ilişkidir, oysa karşımızdakine "Günaydın! Nasılsın?" dediğimiz zaman bu ruhsal bir ilişkidir.” (Kıran, 1996:88)

İnsanoğlu, birlikte yaşamaya mecbur olan bir canlıdır. İnsanlar ihtiyaçlarını karşılayabilmek için diğer insanlar ile ortak bir takım işler yapmaya mecburdurlar. Dil, insanların biraraya gelip duygusal bağlar kuran araçlardan biridir. Dilin en önemli işlevi, birarada yaşamak zorunda olan insanlar arasında duygusal doğal ve ruhsal bağlar kumaktır. Bu bağları kurmaya yarayan dil, insan topluluklarını da birbirine yaklaştırarak millet adı verilen sosyal kurumların oluşmasını sağlar. Dil, insan gruplarının dış dünyayı algılama açısından birbirine yakınlaştırır. Ayrıca dil, topluluk içinde yaşayan insanın o toplulukta isteklerini yerine getirmesine de araç işlevi görmektedir. “... dil kullanımı bireye istediği işe girme, saygı görme, sözünü dinletme gibi isteklerine ulaşma gücü veren ya da ondan yoksun bırakan bir araç olarak işlev görmektedir” (Yağcıoğlu, 2005:3)

“Başkalarının düşünme güçlerini anlama yetimiz , bizim dilden yararlanma yeteneğimizle sınırlıdır. Boileau : “Ne olursa olsun, düşünce ile anlatım birbirlerine sıkı bağlarla bağlıdır ve dilbilimi gücü gençlerin eğitiminde üstün bir yer tutmaktadır. Dilbilimin öğrenciyi okuduğu değişik bilim dallarında yeteneklendirmesinden başka, dilbilimi, ve dil kullanımı yeteneği öğrencinin kişiliğinin gelişmesini ve onun çevresiyle ilişkilerini de etkiler. Gitgide açıkça anlaşılmaktadır ki öğrencinin ihtisaslaşmış bir konuyu anlama gücü , bir kavramı formüle edebilme ve somuttan soyuta geçebilme yeteneğinin işidir. Bu iş de dilbilimi düzeyinin geniş ölçüde bir ürünüdür. O halde, dilin anlaşılması düşüncenin anlaşılmasında da önemli bir rol oynar. İnsanlar kendi kişisel düşüncelerini anlatmak ve başkalarıyla anlaşmak isterlerse, her şeyden önce , kendi dillerinden yararlanmayı bilmelidirler.” der (Avrupa Ülkeleri Anadili Yazı öğretimi s.37) “

Dilin tek amacı bilgi aktarmak, karşıdakine bilgiyi aktarmak değildir. Bazen insanlar, söylemek istediğinin tam tersini söyleyerek, bazı bilgileri saklamak, karşısındakinin daha önceden zaten haberdar olduğu bir bilgiyi yineletmek için konuşabilir. Yani dil ile oluşturulan iletişimlerde genelde anlatmak, verilmek istenen bilginin büyük bir kısmı doğrudan verilmez, örtük olur.

Dil, kullanıldığı sürece, anlamlar yüklendiği sürece işlevler yüklenir. Dilin işlevleri, kelimelerin yapısının incelenmesiyle değil, dilin işlevsel olarak kullanılmasıyla sağlanır. Dilin işlevinin sağlanması, dili kullanarak birilerine bir eylem yaptırmak veya bir eylemde bulunmak ile olur. Dilin işlevleri, toplumbilimciler, dilbilimciler tarafından farklı şekillerde kategorilendirilmektedir. “... İngiliz dilbilimci Halliday’e göre dilin üç temel işlevi bulunmaktadır (a. Düşünsel İşlev b. Kişilerarası İşlev c. Metinsel İşlev). Yine başka bir ingiliz dilbilimci Lyons dilin üç değişik işlevinden söz eder (a. Betimleyici İşlev, b. Anlatım İşlevi, c. Toplumsal İşlev). Budunbilimci Malinowski’ye göre dilin iki temel işlevi vardır (a. Edimsel İşlev b. Törensel İşlev). Karl Bührer ise kültür açısından dilin üç değişik işlevinden söz açar. (a.Anlatım İşlevi, b. Çağrı İşlevi, c. Betimleyici İşlev) Britton da dilin üç temel işlevine dikkati çeker (a. Belgesel İşlevi, b. Yazınsal İşlevi, c. Anlatım İşlevi). Jakobson dilin işlevlerini altı ana başllıkta toplar (a. Anlatım İşlevi, b. Çağrı İşlevi, c. İlişki İşlevi, d. Betimleme İşlevi, e. Üstdil İşlevi, f. Yazınsal İşlev).” (Kılıç, 2002:32)

Çok farklı şekillerde kategorilendirilen dilin işlevlerini, ortak paydada toplamak istersek altı ana maddeden söz edebiliriz. İletişimde gönderici, alıcı, ileti, bağlam, kanal, iletilen objenin ve şifre durumundaki dilin yer aldığı belirtilir. Eğer ileti dilin göndergeyi olduğu gibi ifade diyorsa göndergesel işlev, ileti göndericinin konu hakkında heyacvanı, duygu ve düşüncelerinie aktarmak amacı güdüyorsa heyecana bağlı işlev, ileti alıcıyı eyleme başlama, harekete geçirmek niyeti taşıyorsa alıcıyı harekete geçirme işlevi, ileti kanalın iletiyi iletmeye uygunluğunu sınıyorsa kanalı kontrol işlev, ileti dil ile bilgi vermeyi amaçlıyorsa dil ötesi işlev ve iletinin iletisi kendinde saklı ise şiirsel işlev olarak sınıflandırılır. Dilin bu farklı sınıflandırılmış işlevleri, edebi metinlerde bir arada kullanılabilinir.

Göndergesel İşlev

Göndergesel işlev, dilin göndergeyi olduğu şekilde ifade etmek için düzenlenmesi ve oluşturulmasıdır. Göndergesel işlev, dilde bilgi verme işlevini yerine getirir. Bilgi verme işleminde amaç, doğru, nesnel ve ölçülebilir bilgi vermek olmalıdır. Örneğin kullanım kitapçıklarında, nesnel anlatımlarında, makalelerde, özetlerde, betimlemelerde, her türlü yazılı mesajda dil göndergesel işlevinde kullanılır. Bu işleve aynı zamanda gündelik yaşamda en çok kullanılan işlevdir. Göndergesellik işlevi dilin en temel işlevidir ve bilgiyi alıcıya iletmeye yarar. Bu işlev, mesajın konusu ile gönderge arasındaki ilişkleri açıklar. Bu işlev, oldukça nesnel, duygusallıktan uzak, tarafsız bir şekilde bir konuyu iletir.

“Adların yerini tutan sözcüklere adıl denir.”, “Türkiye Cumhuriyeti, dmeokrasiyle yönetilir.”, “Monitor bilgisayarın ana elemanlarından biridir.” cümlelerinde de görüldüğü gibi, dil anlatılmak istenileni olduğu gibi anlatır.

Heyecana Bağlı İşlev

Heyecana bağlı işlev, iletinin, göndericinin o konudaki duygularını, heyecanlarını aktarmak ve anlatmak amacıyla kurulmasıyla oluşur. Bu işlev, göndericinin ileti hakkındaki duygusunu, kendi iletisine karşı tutumunu belirtir. Dilin bu işlevi sayesinde insanın dıuyguları, üzüntüleri, mutlulukları, heyecanları, korkuları, sevinçleri dile getirilir. Dilin göndergesellik işlevinde ne kadar nesnellik haklimse, heyecana bağlı işlevde de öznellik hakimdir. Bu işlev, mesajı gönderen ile arasındaki ilişkileri açıklar. Heyecana bağlı işlev, anlatanın duygu ve düşüncelerini anlatan konuşucuya yönelik bir işlevdir. Bu işlev, göndergesel işlevi ile oldukça zıttır. Göndergesellik işlevi nesnel ve bilimsel iken heyecana bağlı işlev ise duygusal ve kişiseldir.

Heyecana bağlı işlev, günlük yaşantımızda, mimiklerimizde, jestlerimizde, şiirlerde, eleştiri yazılarında, denemelerde, mektuplarda, kişisel duyguları, heyecanları, korkuları, sevinçleri, yargıları anlatmada sıkça yararlanılan bir işlevdir.

“Ben böyle bir teklifi asla kabul etmezdim”, “Yaptığın hareket tamamen yanlıştı, düzeltmen gerekir.” cümlelerinde dil göndericinin duygu ve heyecanını dile getirmek amacıyla kullanıldığından, heyecan bildirme işlevinde kullanılmıştır.

Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi

Bu işlev, alıcıyı hareket geçirme amacı taşımaktadır. Alıcıyı harekete geçirme işlevinde ileti, çağrı işlevi taşımaktadır ve iletinin alıcısında bir davranış ve tepki değişikliği yaratır. Siyaysi partilerin propogandaları, reklamlarda kullanılan iletiler, ilanlar, ant içme törenleri, resmi mektuplar, raporlar genelde bu işlev ile oluşturulur. Bu işlev ile hazırlanan metinlerde gönderici, ileti alıcısını işin içine sokmayı, onu sorgulamayı ister. Bu işlev, mesaj ile alıcı arasındaki ilişkileri açıklar ve gönderici dili alıcıyı etkileyip harekete geçirmek amacıyla kullanılır. Bu işleve dilin yaptırma işlevi, çağrı işlevi de denir. Bu işlevde amaç, insanları etkileyerek insanların davranışlarını etkilemek, insanlara birşeyler yaptırmaktır.

"Herkes üçerli sıra olsun" cümlesinde dil alıcıda bir etki uyandırması onun bir işi yapmasını sağlamak amacıyla kullanıldıgından alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılmıştır.

Kanalı Kontrol İşlevi

Kullanılan iletiler kullanılan kanalın ileti iletmeye uygun olup olmadığını öğrenmek için düzenlenmişse dil, kanalı kontrol işlevinde kullanılmıştır denir. Bu işlevde iletinin içeriğinden çok gönderici ile alıcı arasında kurulan iletişimin sürdürülmesi ağır basar. İletişimin kurulabilmesi, devam ettirilmesi veya kesilmesi bu işlevler sağlanmaktadır. Bu işlev daha çok törenlerde, nutuklarda, önemli konuşmalarda sıklıkla kullanılır.

Bu işlev, bir bilgi iletmekten ziyade konuşan ile dinleyen arasında bir ilişki kurup bu ilişkiyi sürdürmek amacını taşır. Bu işlev ayrıca reklamcılıkda da oldukça sık kullanılır. Buradaki ilk amaç alıcının dikkatini çekmek daha sonra da kurulan ilişkiyi devam ettirmektir. Kanalı kontrol işlevi ile alıcının konuya ilgi duyması sağlanır, meraklandırılır. Kanal kurulduktan sonra ise reklamı yapılmak istenen mal hakkında bilgi verilmeye başlanır.

“Söylediklerime inanıyor musun?” cümlesinde dil, iletişim kanallarını denetlemek için kullanıldığından kanalı kontrol işlevinde kullanılmıştır.

Dil Ötesi (Üst Dil) İşlevi

Dil ötesi işlevi, iletinin dille ilgili bilgi vermek amacıyla düzenlenmesi ile kullanılır. Bu işlevde iletiler, dille ilgili bilgi veren, dili açıklayan iletilerdir. Dil ötesi işlev daha çok bilimsel metinlerde, derslerde, öğretme amaçlı konuşmalarda, sözlüklerde, dilbilgisi kitaplarında kullanılır. “Yani, demek istiyorum ki, bir başka deyişle, ...” gibi sözcüklerde dil ötesi işlevin kullanıldığı görülebilir. Bu işlevin amacı, dinleyicinin anlayamadığı göstergelerin anlamını açıklamaktır. Konuşucu, dili kullanarak dilden söz eder, dilde anlaşılamayan kısımları dil kullanarak açıklar. Temel amacı, “Devrik cümlelerde yüklem sonda bulunmaz.” , “Çoğul ekleri çekim ekleridir.” cümlelerinden de anlaşılacağı gibi dili açıklamaktır. Bu işleve sahip mesajlar aynı zamanda göndergesellik işlevi veya harekete geçirme işlevi de içerebilir. Bu da bize mesajların çeşitliliğini bize açıklar.

Dil ötesi işlev sadece derslerde, bilimsel metinlerde kullanılmaz, günlük yaşamda da sıkça bu işleve başvurulur. Günlük yaşamda da başka bir iletiyi açıklamak o ileti hakkında bilgi vermek amacıyla düzenlenen iletiler dil ötesi işlevde kullanılır. “Yemekten sonra masa toplanır” cümlesinde yaşam stilini anlatmak için, “Sıfatlar adlardan önce kullanılır” cümlesinde ise dilbilgisi kurallarını anlatmak için kullanıldığından dil ötesi işlevinde kullanılmıştır.

Şiirsel (Sanatsal) İşlev

Dil, sanatsal işlevde kullanıldığında iletinin anlatmak istediği iletinin kendisinde olur. Yani ileti, kendisi dışında herhangi bir ifade içermez. Anlatılmak istenen iletinin kendisidir. Sanatsal işlev, lirik anlatılarda ve şiirlerde kullanılır.

Sanatsal metinler, kendisinden başka bir anlamı ifade etmek için kurgulanmamışlardır. Şiirin gerçeği kendisindedir. Bu işlevin kullanıldığı metinlerde alıcıda uyandıırlmak istenen hisler ve etkiler, dilin istenildiği gibi kullanılması ile sağlanır. Dil, istenildiği gibi kullanıldığında ise, diliin kişiye özgün bir şekilde kullanılmasıyla olur ki buda bir anlamda dilin yeniden yaratılması ile olur.

Bu işlev sadece şiirde, edebiyatta kullanılmaz, dili kullanan tüm kişiler bu işlevi kullanabilir. Edebiyatta, yazarlar insanları etkileyebilmek için dili istediği gibi kullanır.

Şiirsel işlev en çok edebi metinlerde kullanılır. Bu metinlerde çağrışım gücü yüksek söcükler, karşılaştırmalar, edebi sanatlar kullanılır ve söcüklere mecaz ve yan anlamlar yüklenir.

ÜÇ DİL

En azından üç dil bileceksin

En azından düşünüp rüya göreceksin

En azından üç dil

Birisi anadilin

Elin ayağın kadar senin

Ana sütü gibi tatlı

Ana sütü gibi bedava

Ninniler, masallar, küfürler de caba

Ötekiler yedi kat yabancı

Her kelime aslan ağzında

Kök sökercesine söküp çıkaracaksın

Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek

Her kelimede bir kat daha artacaksın

En azından üç dil bileceksin

En azından üç dilde

Canımın içi demesini

Canım ağzıma geldi demesini

Kırmızı gülün alı var demesini

Nerden ince ise ordan kopsun demesini

Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini

İnsanın insanı sömürmesini

Rezilliğin dik alası demesini

Ne demesi be

Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin…”

Bedri Rahmi Eyüboğlu

Şiirsel işlev, dilin diğer işlevleri düzlemine günlük hayatta oturtulduğundan çoğu kez görmezden gelinmektedir çünkü günlük hayatta dil, bildirişim amaçlı kullanılır, yan anlamlardan uzaklaştırılmıştır. Günlük hayatta mesaj yan anlamlarla donanmış olsa da insanlar genellikle dolaylı değil de dolaysız anlamı üzerine yoğunlaşır.Mehmet Aydınkal bir makalesinde bunu “... bağlamından kopartılmış ” eğitim şart! “ sözcesi kendi anlamsal katmanında sadece bir yargı ortaya koymanın ya da koşullamanın ifadesi olup düpedüz bildirişim odaklı bir sözcedir. Böyle bir sözcede zeka kırıntısı aramak ya da sanatsal bir içerik sorgulamak nafiledir. Ama kurgulanmış bir düşüncenin ardışık sözcelerle birbirleriyle mantıksal bağlantı dahilinde anlamını aşan bir incelikte kullanıldığında iş değişir. Bağlam dışıyken son derece sıradan olan o sözce bağlam içinde son derece zeki, yaratıcı ve hedeflediği düşünceyi tam on ikiden vuran bir sözce olarak kendini gösterir ve hatta sloganlaşır. Çünkü artık dilin salt iletişim boyutu değil, sanatsal boyutu da devrededir.” (Aydınkal)

Dilin işlevleri, toplumsal ve sosyal etkileri ve önemi nedeniyle eğitim öğretimde mutlaka üzerinde önemli durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dililn işlevlerini öğrenmiş bir toplum, bilinçlenme, kendini düzgün ifade edebilme, dili koruma ile ilgili önemli bir adım atmış olur. Bu yüzden öğrencilerin okullarda dilin işlevlerini örneklendirerek, her işlev üzerinde ayrı ayrı önemle durularak, ezberlemenkten çok özümsenmesinin ve benimsenmesinin gerektiği bir konudur. Öğrencilerimize dil ve işlevleri konusunda her konuda örnekler vermek ve öğretmek, derslerde iletişimde kullanılan cümlelerde, mesajlarda işlevlerin içiçe nasıl geçebildiğini de verebilmek gerekmektedir. Sağlıklı ve güçlü toplumlar, dillerin güçlü olduğu kadar güçlüdürler.


KAYNAKÇA

Yağcıoğlu, S. (2005), Dil Asla Masum Değildir, Sosyal Bilimler Enstitüsü Degisi, Cilt 7, Sayı:2, İzmir

Kıran, Z. (1996). Dilbilim Akımları, Onur yayınları, Şubat 1996, s:88-99

Kılıç, V. (2002). Dilin İşlevleri ve İletişim, Papatya Yayıncılık, İstanbul

Aydınkal, M. (2005). Sanatsal Yaratı Bağlamında Şiirin Zeka Katsayısı, http://www.askinehali.com/sayi8/sanatsalybszk.htm, (10 Aralık 2007)

Hiç yorum yok: